“Doğru zamanda söylenen bir ‘hayır’ sevgiyle desteklenen bir ‘evet’ten doğar.” (Acar, 2019)

Aile içi iletişim, bireylerin birbirini anlama, duygularını ifade etme ve karşılıklı güven inşa etme süreçlerini kapsayan bir sistemdir. Etkili iletişim sayesinde aile bireyleri arasında empati, saygı ve sevgi gibi temel değerler gelişir. Ancak, iletişimin kopuk olduğu ya da olumsuz örüntüler içerdiği ailelerde çatışmalar kaçınılmaz olur ve bu durum özellikle çocukların gelişiminde olumsuz sonuçlar doğurabilir. (Aktan, 2020).

Ebeveynlerin çocuklarıyla açık, samimi ve yapıcı bir iletişim kurması, çocuğun özgüvenini desteklerken, aile içinde duygu düzenleme becerilerinin gelişmesini de sağlar. (Gander & Gardiner, 2001). Bu bağlamda, dinleme becerileri, ben dili kullanımı, öfke kontrolü ve tutarlı geri bildirim aile içi iletişimin temel taşları arasında yer almaktadır.

Uzmanlara göre aile içi iletişim sadece konuşmak değil, aynı zamanda “etkin dinleme”yi de içerir. Özellikle çocuklarla kurulan iletişimde onların duygu ve düşüncelerini yargılamadan, sabırla dinlemek, bağ kurmanın en etkili yollarındandır. Aksi durumda, çocuklar anlaşılmadıklarını hisseder ve duygusal olarak geri çekilebilirler. (Öngiden, 2013).

ÇOCUĞUNUZU DİNLERKEN;

  • Zihninizde sizi meşgul diğer olayları bir süre için erteleyin.
  • Onunla (çocuğunuzun boyuna göre eğilerek) aynı seviyeye gelin.
  • Çocuğunuzun söylediklerini, dinlediğinizi baş hareketlerinizle ve mimiklerinizle onaylayın.
  • Çocuğunuzun sözünü kesmeyin ve anlatacaklarını bitirene kadar sabırla bekleyin.
  • İstediği ya da söylediği size uygun gelmese de , olumsuz tepki göstermeyin.
  • Onun duygularını paylaştığınızı, ona dokunarak sarılarak ifade edin.
  • Söylemek istediklerinin bittiğine emin olunca, olayın niteliğine göre onun anlayabileceği bir dille, siz de konu hakkındaki duygu ve düşüncelerinizi dile getirin. (Keskin, 2015).

İletişim, aynı zamanda modelleme süreci ile de ilgilidir. Çocuklar, ebeveynlerinin iletişim tarzlarını içselleştirerek sosyal ilişkilerini şekillendirir. Bu nedenle aile bireylerinin birbirleriyle saygılı, şeffaf ve dürüst bir iletişim dili kullanmaları, çocuklara sağlıklı iletişim becerileri kazandırır. (Tarhan, 2016).

Sihirli reçete; Onu gerçekten, yürekten ve can kulağıyla dinlemek, onu anlamaya çaba sarfetmek ve dinlediğinizi ona hissettirmektir.

“Her çocuk sevilmek ve anlaşılmak ister. Ve bunları kendi anne babasından ister. Bir zamanlar siz de istemiştiniz.” (Acar, 2019)

“Evet” mi “Hayır” mı?

Ebeveynler, bazen “Ben yapamadım, çocuğum yapsın.” düşüncesiyle çocuklarının tüm isteklerini “Evet” diyerek yanıtlar. Bazen de çocuğun isteklerine karşı ebeveynlerinden duyduğu tek yanıt “Hayır” dır. Zaman zaman ebeveynlerin aynı dili konuşmadıkları da görülür. Böyle bir durumda tutarsızlık söz konusu olur ve çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayamaz, kafasında sınırlar geliştiremez. (Acar, 2019; Yavuzer, 2012).
EVET…
      Çocukları ile kısıtlı vakit geçirmek durumunda kalan, “Ben yapamadım, çocuğum yapsın.” gibi düşünceler ile hareket eden, çocuklarının üzülmesini hiç istemeyen ebeveynler çocuklarını mutlu etmek ve sevgisini gösterebilmek adına çocuklarının her isteklerine “evet” yanıtını vermektedir. (Gander & Gardiner, 2001).

Aslında amaç “Zaten hayatla yüz yüze geldiğinde, evden çıktığında yeterince hayır ile karşılaşacak, en azından ben her istediğini yapayım.” düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Konu çocuk ise anne-babalar, çocuklarının üzülmemesi, kırılmaması için zaman zaman kurallardan taviz verebilir ve bu durumu “sevgi” olarak düşünüp mantığa bürüyebilirler. Anne ve babalar çocuklarının mutlu olması için her isteklerine düşünmeden, analiz etmeden “evet” der ve yerine getirirse, çocuklar bir süre sonra anne babalarını istedikleri her şeyi yapan kişiler olarak yorumlamaya başlar ve zamanla çevresindeki herkesten isteklerini yerine getirmesini ister. Her ihtiyacına ve isteğine sorgusuz “evet” denen çocuklar, bir süre sonra benmerkezci olurlar. Çocuk tarafından anne ve baba ise doğru karar vermekten aciz, sadece çocuğun isteklerini yerine getirmekle görevli hizmetliler olarak görülür. Bu durum çocuğun yaşadığı sürecin doğal bir getirisidir.

Ebeveynler olarak dikkat edilmesi gereken hususlardan biri çocuğun yetiştirilirken mümkün olduğunca sosyal hayatın bir parçası olan kurallara ve disipline dair bilincin çocuğa aşılanıp aşılanmadığıdır. Çocuğun her isteğine “evet” demeden de değer verildiğini ve sevildiğini hissettirmenin sağlıklı ve anlamlı yolları mevcuttur.

“Evet” ler mantıklı ve sağlıklı olduğu sürece çocuk, kuralları ve düzeni içselleştirebilecek ve kendisini güvende hissetmeye başlayacaktır. Ancak bu süreç için zaman gerekmektedir. Ebeveynlerin bu noktada sabırlı ve tutarlı olması büyük önem teşkil etmektedir. Kurallar çocuğa ve kimseye zarar gelmeyecek şekilde esnetilebilir; ancak bu esneklik, çocuğun talebi doğrultusunda değil, ebeveynlerin analizlerine ve kararlarına göre şekillenmelidir.
HAYIR…

  Çocukların yetiştirilme disiplinlerinde, anne babaların olmazsa olmaz öğretilerinden biri çocuklarına “hayır” kavramını doğru anlatabilmektir. (Aktan, 2020).  “Hayır” cevabı ile karşılaşan çocuklar, isteklerini yaptırabilmek adına ağlayabilir, eşyalara zarar verebilir, öfke nöbetleri geçirerek ebeveynlerini ikna etmeye çalışabilirler. Bu tarz davranışlar sonucu çocuk istediğini elde ediyorsa, bu çocuğun olumsuz davranışlarından ötürü ödüllendirildiği anlamına gelir ve bir daha ki seferde de çocuk aynı metodu uygulamaya devam edecektir. (Keskin, 2015).
Çocukların sınırlara ihtiyaçları vardır. Sınırların çizilebilmesi için “hayır” yanıtının içinin doldurulması, yani “hayır” dedikten sonra açıklamasının yapılması gerekmektedir. (Öngiden, 2013).  Neden-sonuç ilişkisi içerisinde çocuğun isteğine “hayır” denmesinin sebebi çocuğa açıklanmalıdır. Çocuğun merak ve öğrenme isteğini köreltmemek için “hayır” ifadesi pozitif bir şekilde çocuğa aktarılmalı ve karşılıklı iletişime geçilmesi gerekmektedir.

Çocuğun “hayır” kavramını anlamlandırabilmesi için zaman gereklidir. Bu süreçte ebeveynlerin sabırlı ve tutarlı olması çok önemlidir. Zaman içerisinde çocuğun “hayır” ifadelerini anlamlandırdığı ve ısrarcı olmaktan vazgeçtiği görülecektir.

Çocuğun zihninde “Evet” ve “Hayır” ifadelerinin anlamlı olmasında anne baba arasındaki tutarlılık önemli bir rol oynamaktadır. Anne-baba çocuğa farklı mesajlar verirse, annenin “evet” dediğine baba “hayır” diyorsa veya anne “evet” dediği bir şeye bir sonraki sefer “hayır” diyorsa çocuk neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayamaz, kafasında sınırlar geliştiremez.

‘Evet’ diyen ebeveyn özellikleri

  • Sevgisini fedakarlık sandığı, tavizler verme üzerinde göstermeye çalışır.
  • Genel olarak kimseye hayır diyememe durumu vardır.
  • Yoğun kaybetme ve incitme korkusu vardır.
  • Kişisel sınırlarını çizmekte zorluk yaşar.
  • Kısa vadeli ve kolayca çözümlere odaklıdır.

‘Hayır’ diyen ebeveyn özellikleri

  • Sevgisini otoriterlik üzerinden gösterir.
  • Güçlü olmanın katı olmaktan geçtiğine inanır.
  • Gereğinden fazla uzun vadeli çözümlere odaklanır.
  • Garanticidir ve durumu her açıdan kontrol etmeye çalışır.

Ebeveynlere Öneriler

  • Ebeveynlerin tutarlı olması ve “evet” veya “hayır” yanıtının altını çocuğun anlayabileceği şekilde doldurulması, evet-hayır dengesinin doğru kurulması ve sürecin karşılıklı iletişimle yönetilmesi son derece önemlidir. (Aktan, 2020).
  • Hayır demek ceza demek değildir. Evet-hayır kavramları çocuğun yaşına, kişilik yapısına ve özel durumuna göre düşünülmelidir. Küçük yaşlarda çocuk hayatı keşfetmeye çalışır. Bu dönemde sürekli hayır demek çocuğun merak ve öğrenme isteğini yok eder. (Yavuzer, 2012).
  • Çocuk bir şey istediğinde ebeveynler nedenini sormalıdır. Bu tutum çocukla diyalog kurma imkânı sağlar ve kendini ifade edebilmesini destekler. (Gander & Gardiner, 2001).
  • Ebeveynlerin analizlerine ve kararlarına göre yeri geldiğinde kurallar çocuğa ve kimseye zarar gelmeyecek şekilde esnetilebilir. (Tarhan, 2016).
  • Ebeveynler “hayır” derken kırıcı ve tek taraflı değil, pozitif bir dille ve neden-sonuç ilişkisi içinde çocuğu da bir birey olarak görerek açıklama yapmalıdır. (Tarhan, 2016).
  • Çocuk için söylenen her söz onun için önemli bir bilgidir. Çocuk bir kamera gibi her söyleneni duygusal belleğine kaydeder. Bu yüzden, ebeveynlerin sorumlu hareket etmeleri gerekmektedir. (Öngiden, 2013).
  • Ebeveynler sıklıkla “Şimdi olmaz” derler. Çocuğa dileğinin yerine getirileceğini bekleyebileceği somut bir zaman dilimi verilmesi gerekmektedir. Eğer çocuğun isteğinin cevabı “hayır” ise o an söylenmeli, sonraya bırakılmamalıdır. Çünkü ima edilen vaat yerine getirilmediğinde çocukta güven sorunları geliştirmeye başlayacaktır. (Acar, 2019).
  • Çocuklarımızın bizden aldıkları yanıtlar, onların gelecekte verecekleri yanıtların altyapısını oluşturmaktadır. Ebeveyni tutarlı ve kararlı yanıtlar veren bir çocuk da ileriki hayatında kararlı ve tutarlı olacak, yaşamın zorluklarına daha olumlu yanıtlar verecektir. (Tarhan, 2016).

KAYNAKÇA

  1. Acar, H. (2019). Aile içi iletişimde empatik dinlemenin önemi. İstanbul Üniversitesi Yayınları.
  2. Aktan, O. (2020). Çocuk gelişiminde ailenin rolü ve iletişim. Nobel Yayınları.
  3. Gander, M. J., & Gardiner, H. W. (2001). Çocuk ve ergen gelişimi (B. Onur, Çev.). İmge Kitabevi.
  4. Keskin, S. (2015). Davranışlara söz geçirmek.
  5. Öngiden, N. (2013). Anne-baba ile okul öncesi çocuk arasındaki ilişki. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry, 5(4), 420-440.
  6. Tarhan, N. (2016). Sen ben ve çocuklarımız.
  7. Yavuzer, H. (2012). Ana-baba ve çocuk. Remzi Kitabevi.